Annelerde doğum sonrası depresyon sıklığını yapılandırılmış klinik görüşme tekniği ile saptamak ve doğum sonrası depresyon ile ilişkili faktörleri analiz etmek. Gereç ve Yöntem: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Aralık 2015-Haziran 2016 tarihleri arasında rutin sağlık kontrolleri için başvuran, bebeklerin anneleri çalışmaya dâhil edilmiştir. Çalışmaya katılmak isteyen katılımcılara ilk önce yapılandırılmış klinik görüşme ölçeği ve sosyo-demografik veri formu uygulandı. Sonrasında, Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği, Matenal Bağlanma Ölçeği ve Beck Anksiyete ölçeği katılımcılar tarafından dolduruldu. Veriler SPSS 15 programı kullanılarak değerlendirildi. Değişkenler ortalama±standard sapma olarak verildi. Tüm parametrik verilerin, Kolmogorov–Smirnov testi ile normal dağılıma uygun olup olmadığına bakıldı. Katagorik verilerin karşılaştırması Chi-square ve Fisher Exact testi ile; parametrik veriler ise t testi ve Mann-Whitney U testi kullanılarak karşılaştırıldı. Bulgular: Doğum yapan annelerin SCID-I taraması ile %6,8'inde (n=14) doğum sonrası depresyon olduğu saptandı. Doğum sonrası depresyonu olan anneler ile doğum sonrası depresyon olmayan anneler arasında, sosyo-demografik özellikler bakımından sadece sosyoekonomik durum düzeylerinde anlamlı düzeyde fark saptadık. Doğum sonu depresyonu olan grupta sosyoekonomik durum daha düşüktü. Ayrıca doğum sonrası depresyonu olan grupta gebelikte alınan sosyal destek anlamlı olarak daha düşüktü. Psikiyatrik öykü açısından değerlendirildiğinde postpartum depresyonu olan grupta gebelik sürecinde depresyon, doğum sonrası depresyon öyküsü, gebelik süreci dışında depresyon öyküsü ve eşlik eden depresyon dışı psikiyatrik bozukluklar daha fazaydı. Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği (EPDÖ) puanları doğum sonrası depresyonu olan grupta anlamlı olarak daha yüksek, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (MSPSS) puanları ise anlamlı olarak daha düşüktü. Sonuç: Doğum sonrası depresyon hem anne hem de bebek için birçok olumsuz sonuç oluşturur. Postpartum depresyon açısından daha fazla riske sahip kadınların önceden tespiti, doğum sonrası depresyonun önlenmesi veya tedavi edilmesi oldukça önemlidir.
The aim of this study was to investigate the prevelance of postpartum depression among mothers and determine which factors are related this clinical condition. Materials & Methods: The study included 206 mothers who were admitted to the department of Child Health and Diseases Neonatal Intensive Care Unit in Selcuk University Faculty of Medicine within six weeks period. First SCID-I and demographic data form for the participants who were volunteer to participate the study were filled. Then, Edinburgh Postpartum Depression Scale, Multidimensional Scale of Perceived Social Support, Beck Anxiety Inventory and Maternal Bonding Scale were applied to all mothers. Results: We found that 6,8% (n=14) of mothers have postpartum depression. Than we compared the two grups postpartum depression (PPD) and non-postpartum depression (NPPD). In terms of socio-demographic characteristics and found a significant difference only in the level of economic status. Socio-economic status was lower in the group with PPD. In addition, social support received during pregnancy was significantly lower in the group with the PPD. Peripartum or any time depression history and comorbid psychiatric disorders were related factors with PPD. EPDS scores were significantly higher and MSPSS scores were significantly lower in the group with PPD. Conclusion: Postpartum depression has many negative consequences for both mother and baby. In the present study, we found that postpartum depression rates were consistent with previous studies. Early detection, prevention and treatment of postpartum depression is very important for the postpartum women who hve a higher risk for depression.