Bu çalışmada incelenen, Varoluşçu Felsefenin, ölüm, hayat ve varlık kavramlarını sorgulayan ve
entelektüel bir kitleye hitabeden Yedinci Mühür ve Türkiye'deki İslami kesimi hedefleyen Garip Bir
Koleksiyoncu filmlerindeki paralel konuların işleniş şeklidir. Garip Bir Koleksiyoncu filmi Yedinci
Mühür filmiyle benzer ifade ve sembolizm kullanarak ve paralel fenomenleri inceleyerek ‘Batılı,
okumuş ve elit’ diyebileceğimiz bir kitleyle Türk ve İslamcı bir kitlenin kolektif psikolojisi arasında
paralellik kurmaktadır. Garip Bir Koleksiyoncu filmi aslında Batılı olması gereken bir kitlenin
korkularını, kabuslarını, beklenti ve karmaşalarını ve sorgulamalarını işlemektedir. Varoluşçu
çizgideki bir filmin İslami kesime yönelik yapılması ve bu kesimin modernite sonrası bir toplumda
karşılaşılabilecek kişisel bunalımlarını anlatması şaşırtıcıdır. Film, hemen ardından gelen ve benzeri
Varoluşçu sorunlar üzerine eğilen bir dizi İslami filmin ilk örneğidir. Yapıt dolayısıyla, araştırmanın
sonuç bölümünde de tartışıldığı gibi, İslami kesim içerisinde birey ve bireye bakış noktasında
farklı ve yeni oluşumlara işaret etmektedir.
This research studies the way The Seventh Seal and A Strange Collector films question life, death
and existence as it is in Existentialist Philosophy. The first has global intellectual admirers and
second has an Islamic audience. Both films have an identical pattern of narration in a philosophical
perspective. A Strange Collector builds a bridge between the Existentialist way of questioning
in Western societies and the Islamic population in Turkey. When the Conservatist Muslims are
viewed as counter individualist people it is surprising to see in a popular work the existentialist
way of questioning the life and the universe with all components since Existentialism is quite individualist
and atheist intellectual movement. The film is a vanguard of a group of Islamic movies
which are made in Existentialist view.