Yükselen ve yaygınlaşan çevresel aktivizm hareketi ve tüketicide çevre konusunda oluşan
bilinç nedeniyle şirketler çevresel duyarlılığa sahip tüketiciyi kendi ürün ve hizmetlerini
tercih etmeleri yönünde etkilemek, ürün ve hizmetlerinden doğan çevresel olumsuzlukları
örtbas etmek, yol açtıkları sorunlarla ilgili olarak toplumun gözünde negatif bir imaj
yaratmaktan kaçınmak ya da neden oldukları riskleri toplum nezdinde daha kabul
edilebilir kılmak amacıyla yeşil aklama olarak tanımlanan faaliyetleri kullanmakta, bu
bağlamda da yeşil halkla ilişkiler araç ve taktiklerinden yararlanmaktadırlar. Bu amaçla
yeşil halkla ilişkiler faaliyetlerine bütçe ayırmakta, sürdürülebilirlik, kurumsal sosyal
sorumluluk projeleri yürütmekte, çevresel gruplara parasal destekte bulunmakta ya da
birlikte projeler yürütmektedirler. Çalışmada çevresel aktivizm hareketlerinin gelişimine
değinilerek, yeşil aklama kavramı etraflı bir biçimde irdelenmiş, halkla ilişkiler ve yeşil
aklama ilişkisi tartışılarak, halkla ilişkilere yeşil aklama konusunda yöneltilen eleştirilere
değinilerek kuramsal bir bakış açısı ortaya konmuştur.
nvironmental activism is widespread and growing today, and consumers are aware of
environmental problems. This has led companies to influence conscious consumers to
prefer their products, to conceal the environmental problems their products cause, to
avoid a negative social reputation resulting from the problems they cause, and to practice
greenwashing to give the impression that the risks they take are socially acceptable by
using the means and tactics of green public relations. Thus, companies budget for green
public relations, conduct sustainability and social responsibility projects, and give
financial support to environmental groups or do projects with them. This study concerns
the development of environmental activism movement and analyzes in depth the concept
of greenwashing. It discusses the relation between public relations and greenwashing,
and its critics, offering a theoretical approach to the issue.