Madencilik faaliyetleri içinde çok önemli bir yeri olan kömür madenciliği, tarihsel süreçte önceleri devlet tekelinde bulunmaktayken, 1980'lerden itibaren giderek özel sektöre verilen teşvikler artırılmaya başlamıştır. Ancak, özel sektörün madencilik faaliyetindeki yükselen rolü, devletin bu alandan tamamen elini çekmesi sonucunu ortaya çıkarmamıştır. Bu durum, madenlerin kamusal mal niteliğinde olmaları ve özellikle kömür madeninin stratejik açıdan çok önemli bir maden olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer madenlerde olduğu gibi, kömür madenciliğinde de işletme yapılacak olan sahanın mutlaka idareden alınmış bir ruhsata dayanması gerekmektedir. Ancak, uygulamada kömür ocakları sıklıkla ruhsat sahibi ile bir başka özel hukuk kişisi arasında yapılan ve işletme izninin kiralanmasını konu alan rödovans sözleşmesi yapmak suretiyle işletilmektedir. Ne yazık ki, ülkemizde son yıllarda yaşanan kömür ocağı kazalarının birçoğu rödovansla işletilmekte olan sahalarda meydana gelmiştir. Dolayısıyla, kömür madenciliği bir taraftan ulusal ekonomi açısından çok önemli bir yere sahipken, diğer taraftan sebep olduğu zararlar da telafisi mümkün olmayan zararlardır. Bütün bu sebepler, kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından işletilme usullerinin ve idarenin bu alandaki sorumluluğunun, idare hukuku ilke ve kuralları çerçevesinde incelenmesini ve sorgulanmasını gerektirmiştir.
While the coal mining which has an important role in mining activities was under government monopoly at first in historical process, governmental incentives have been increased for private sector by 1980s. However, although the private sector has had an increasing signifiance in mining activities in recent years, the role of the state in these activities has not ended totally. This is largely due to the fact that the mines are public good and specially the coal mine is a very important mine strategically. As well as the other mines, in coal mining, the running area has to be licensed by the administration. However, in practice, coal mines frequently have been run by the private sector by means of royalty contracts which are about renting the running permission between the licence holder and the royalty holder. Unfortunately, in recent years, most of the accidents in coal mines in our country have occured in the areas which have been run in accordance with the royalty contracts. Accordingly, on the one hand coal mining has a very important place from the point of national economy, on the other hand the damages caused by it are irreparable damages. Because of all of these reasons, the methods of running the coal mines by private sector and the responsibility of the administration in this area need to questioned and examined within the scope of administration law principles and laws.