SBE, Doktora, Periodontoloji Koleksiyonu
http://hdl.handle.net/123456789/871
Periodontoloji Anabilim Dalı'nda yapılan doktora tezleri bu koleksiyon altında listelenir.2024-03-28T13:30:38ZDentin hassasiyeti tedavisinde kullanılan farklı laser ve ajanların dentin tübüllerinin kapatılmasındaki etkisi-sem çalışması
http://hdl.handle.net/123456789/12665
Dentin hassasiyeti tedavisinde kullanılan farklı laser ve ajanların dentin tübüllerinin kapatılmasındaki etkisi-sem çalışması
Çavdar, Ezgi
Dentin tübülleri çok sayıda bireyde ağız ortamına açılmasına rağmen sadece bir kısmında dentin hassasiyeti oluşturur. Bu çalışmada dentin hassasiyetinde kullanılan ajanların, lazerlerin ve kombinasyonlarının dentin tübüllerini kapatmadaki etkinliğinin in vitro olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada üçüncü büyük azı dişlerden 80 adet dentin örneği elde edilmiş ve sekiz farklı uygulama grubuna ayrılmıştır. Bu gruplar:1) Asidulo fosfat florür jeli (APF jel) ,2) bond, 3) Gluma, 4)Nd:YAG lazer,5) Er:YAG lazer,6) Nd:YAG lazer+gluma, 7) Er:YAG lazer+gluma ve 8)uygulama yapılmayan kontrol örneklerinden oluşmaktadır. Tüm örneklere smear tabakasını kaldırmak ve dentin tübüllerini açığa çıkartmak için %1'lik sitrik asit uygulandı. Örneklerin yarısı uygulamaları takiben 4 saat boyunca yapay tükürükte bekletildi ve elektrikli diş fırçasıyla 30 saniye boyunca fırçalandı. Bütün örnekler dentin tübüllerinin kapanması ve yüzey morfolojisini görüntülemek üzere SEM'de incelendi. Nd:YAG+ Gluma ve APF jel açık dentin tübül sayısını azaltma ve tübül çaplarını daraltma açısından diğer ajanlardan istatiksel olarak anlamlı şekilde daha etkili bulundu (p<0.05). Fırçalama sonrası tüm gruplarda açık dentin tübül sayısının arttığı, fırçalamaya en dirençli örneklerin Nd:YAG+Gluma grubunda olduğu bulundu. Kontrol örnekleriyle karşılaştırıldığında tüm uygulamaların açık dentin tübül sayısını istatiksel olarak anlamlı şekilde azalttığı görüldü (p<0.05). Çalışmada elde edilen bulgulara dayanarak, kullanılan tüm yöntem ve materyallerin tübülleri kapatma ve daraltmada etkin olduğu, fakat Nd:YAG + gluma kombinasyonunun umut verici olduğu sonucuna varıldı.
2016-01-01T00:00:00ZStandart, kısa ve mini dental implantlarda protetik yükleme sonrası peri-implant oluğu sıvısında katepsin-k, rankl ve opg düzeyleri
http://hdl.handle.net/123456789/10164
Standart, kısa ve mini dental implantlarda protetik yükleme sonrası peri-implant oluğu sıvısında katepsin-k, rankl ve opg düzeyleri
Alan, Raif
Kemik içi dental implantların yüksek başarı oranlarına rağmen, mevcut kemiğin yüksekliği ve hacmi ile ilgili olarak yerleştirilmelerinde kısıtlamaların olduğu savunulmaktadır. Kısa ya da mini dental implantların kullanımı, bu kısıtlamanın üstesinden gelmek için bir seçenek olabilir. Bu nedenle mevcut çalışmada, standart, kısa ve mini dental implantlarda protetik yükleme sonrası peri-implant oluğu sıvısı (PİOS)'nda katepsin-K, RANKL ve OPG düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Selçuk Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı kliniği'ne müraacat eden toplam 30 bireyde (13 erkek, 17 kadın; yaş aralığı, 26-62), 78 implant kullanıldı. Bireyler, 6-15 mm uzunluk ve 2,7-4,8 mm arasında bir çapa sahip standart, kısa ve mini implantlar ile tedavi edildi. Örnekleme ve ölçümler, yükleme günü ve yükleme sonrası 2., 14. ve 90. günlerde yapıldı. İmplant bölgeleri için peri-implant durumun değerlendirilmesi sondlama cep derinliği (SCD), modifiye plak indeksi, modifiye gingival indeks, modifiye sulkuler kanama indeksi ve kemik kaybının radyografik bulguları kullanılarak gerçekleştirildi. Katepsin-K, RANKL ve OPG düzeyleri, her bir implanttan toplanan PİOS örnekleri ile ELİSA yöntemi kullanılarak değerlendirildi. Ayrıca kuron-implant (K/İ) oranları, keratinize doku miktarı (KDM) ve protez çeşidi, ark ve sigara içme durumu ile ilişkili marjinal kemik kaybı (KKM) da kaydedildi. Klinik parametrelerde her bir grupta istatistiksel olarak anlamlı artış izlenmiştir ancak, SCD haricindeki parametreler gruplararası istatistiksel olarak anlamlı fark göstermemiştir. İmplant grupları maksillada daha yüksek KKM göstermesine rağmen, sadece standart grupta istatistiksel olarak anlamlı sonuç gözlendi (p<0.005). Diğer yandan gruplardaki K/İ oranı, KKM ve KDM ile korelasyon göstermemektedir. Yükleme günü ile karşılaştırıldığında 90. günde, gruplardaki OPG/sRANKL oranı ve katepsin-K total miktarlarında farklılık bulunmamaktadır. Çalışmanın limitleri dahilinde yükleme sonrası hem kısa hem de mini dental implantlarda, standart dental implantlara benzer sonuçlar elde edilmiş olup, bu konuyla ilgili daha fazla uzun dönem takip çalışmalarına ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.; Despite the high success rates of endosseous dental implants, restrictions have been advocated to their placement with regard to the bone available in height and volume. The use of short or mini dental implants could be one way to overcome this limitation. Thus, this study aimed to evaluate peri-implant crevicular fluid (PICF) levels of cathepsin-K, RANKL and OPG around standard, short and mini dental implants after prosthodontic loading. A total of 30 subjects (13 male, 17 female; range, 26 to 62 years), that applied to the clinic of the Periodontology Department, Faculty of Dentistry, Selcuk University, were installed with 78 implants. Subjects were treated with standard, short and mini implants with a length of 6 to 15 mm and a diameter of 2,7 to 4,8 mm. Sampling and measurements were done on loading date and 2, 14, 90 days after loading. Assessment of the peri-implant status for implant sites was performed using pocket probing depth (PPD), modified plaque index, modified gingival index, modified sulcular bleeding index and radiographic signs of bone loss. PICF samples collected from each implant were evaluated for catepsin-K, RANKL and OPG levels using ELISA method. Crown-implant (C/I) ratios, keratinized tissue (KT), and marginal bone loss (MBL) as it relates to types of prosthesis, arch, smoking status were also noted. Clinical parameters statistically significant increased in each group but did not show statistically differences between groups without PPD. Although implant groups showed a higher MBL in the upper jaw, only the standard dental group demonstrated a statistically significant difference (p<0.05). On the other hand, C/I ratio did not show correlation with MBL and KT in groups. At 90 days, there were no differences in OPG/sRANKL ratio and total amounts of cathepsin-K for each group, compared with loading day. Within the limitations of this study, both short and mini dental implants were achieving same results as the standard dental implants after loading. Thought that related with this issue, further long term follow up studies are needed, when dealing with dental implants.
2015-01-01T00:00:00Z"Demir eksikliği anemili hastaların periodontal durumları ile dişeti oluğu sıvısı ferritin laktoferrin ve IL - 1B seviyelerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi"
http://hdl.handle.net/123456789/10093
"Demir eksikliği anemili hastaların periodontal durumları ile dişeti oluğu sıvısı ferritin laktoferrin ve IL - 1B seviyelerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi"
Enhoş, Şükrü
Bu çalısmanın amacı, demir eksikligi anemili hastaların periodontal durumlarının belirlenmesi ve diseti olugu sıvısı ferritin, laktoferrin ve IL-1b seviyelerinin karsılastırmalı olarak incelenmesidir. Arastırmanın deney grubu 19 demir eksikligi anemili kadın hastadan, kontrol grubu ise yas ve periodontal hastalık siddetine göre eslestirilmis Periodontoloji klinigine basvuran 20 sistemik olarak saglıklı kadından olusmaktadır. Çalısma baslangıcında klinik periodontal parametreler ve hematolojik bulgular kaydedildi ve diseti olugu sıvısı örneklemeleri yapıldı. Klinik periodontal parametreler olarak sondalama cep derinligi, klinik atasman seviyesi, plak indeksi ve gingival indeks skorları kaydedildi. Hematolojik olarak serum demir, serum ferritin, hemoglobin ve total demir baglama kapasitesi degerleri kullanıldı. Diseti olugu sıvısı örneklemelerinde ferritin, laktoferrin ve IL-1 b seviyeleri saptandı. Yapılan ölçümler ve degerlendirmelerden sonra çalısmaya dahil edilen bütün bireylere dis tası temizligi ve kök yüzeyi düzlestirilmesinden olusan baslangıç periodontal tedavi yapıldı. Çalısma baslangıcından üç ay sonra baslangıçta yapılan periodontal ölçümler, hematolojik ve diseti olugu sıvısı örneklemeleri tekrarlandı. Ferritin analizi otoanalizörde ?two site chemiluminescence? yöntemiyle, laktoferrin ve IL-1 b analizi ELISA yöntemi ile degerlendirildi. Periodontal tedavi sonrası deney ve kontrol grubunda periodontal klinik parametreler azalmalar görüldü. Hematolojik degerlerden total demir baglama kapasitesi her iki grupta da azalırken diger degerler kontrol grubunda düserken, deney grubunda yükseldi. Periodontal tedavi deney grubundaki DOS laktoferrin konsantrasyonlarını azaltmıstır. Tedavi sonrası her iki grupta da DOS ferritin konsantrasyonlarında anlamlı azalmalar gözlenmistir. Biyokimyasal bulgulardan IL-1 b konsantrasyonu her iki grupta da anlamlı derecede düsmüstür. Bu çalısmanın sınırları içerisinde, demir eksikligi anemisi ve periodontal hastalıkların birbirleri için direkt bir risk olusturmayacagı sonucuna varılmıstır.; The aim of this study was to evaluate the periodontal status of patients with iron deficiency anemia and comparison of gingival crevicular fluid levels of ferritin, lactoferrin and IL-1b. Nineteen individuals with iron deficiency anemia (experiment) and 20 systemically healthy individuals (control) included to the study. At baseline, clinical periodontal indices, hematologic findings were recorded and gingival crevicular fluid samples were made. Probing depth, clinical attachment level, plaque index and gingival index was used as clinical periodontal parametres. Serum iron, serum ferritin, hemoglobin and total iron binding capacity was used for hemaetologic parametres. In gingival crevicular fluid samples, levels of ferritin, lactoferrin and IL-1b were recorded. To all participants scaling and root planning were done where necessary. At third month, the measurements and analysis were repeated. Analysis of ferritin was made by autoanalyzer with ?two site chemiluminescence? method, lactoferrin ve IL-1 b analysis were made by ELISA method. In experimental group and control group, all clinical parametres were reduced after periodontal treatment. Total iron binding capacity were reduced in both groups. Gingival crevicular fluid concentration of IL-1b was reduced in both groups. Also gingival crevicular fluid lactoferrin concentration was reduced in experimental group and ferritin concentration in both group were reduced. The results of this study showed that iron deficiency anemia is not a direct risk factor for periodontal diseases.
2008-01-01T00:00:00ZLiken planus hastalarının periodontal, biyokimyasal ve immunohistokimyasal incelenmesi
http://hdl.handle.net/123456789/10076
Liken planus hastalarının periodontal, biyokimyasal ve immunohistokimyasal incelenmesi
Ertuğrul, A. Seçkin
Liken planus (LP) kronik enflamatuvar mukokutanoz hastalıklardan olup etiyolojisi tam tanımlanamamıştır. Matriks metalloproteinazlar (MMP) proteolitik enzim ailesinden olup extrasellülar matriks komponentlerini yıkan enzimlerdir. MMP'lerin doku inhibitörü (TIMP)'lar ise Matrix metalloproteinazları inhibe eden enzimlerdir. Çalışmamızın amacı; hasta gruplarında periodontal klinik indekslerin, radyolojik değerlendirmelerin, DOS'daki MMP-1, MMP-9 ve TIMP-1 seviyesini ELİZA yöntemi ile ve diş eti bağ dokusunda immünohistokimyasal boyama ile MMP-1, MMP-9, TIMP-1 ve CD95 seviyesini LP hastalar ile kontrol hastalar arasında karşılaştırmaktır. Çalışmamıza 27 LP (18 periodontitis; LPP, 9 gingivitis; LPG) ve 45 sağlıklı (15 periodontal sağlıklı; S, 15 gingivitis; G, 15 periodontitis; P) dahil edildi. Hastaların, son altı ay için dermatolojik ve periodontal tedavi yapılmamış ve ilaç kullanmamış olmalarına dikkat edilmiştir. Hasta grupları yaş ve cinsiyet olarak benzer seçilmiştir. Çalışmaya dahil olan bireylerin sondlama cep derinliği (SCD), klinik ataşman kayıbı (KAK), plak indeksleri (PI), gingival indeksleri (GI) ölçüldü. Alveoler kemik kaybı (AKK) yüzdeleri ise schei cetveli yardımı ile panoramik radyoraflardan ölçüldü. Bireylerde DOS'daki MMP-1, MMP-9 ve TIMP-1 seviyesinin ELİZA yöntemi ile ve dişeti bağ dokusunda MMP-1, MMP-9, TIMP-1 ve CD95 seviyesi immünohistokimyasal boyama ile değerlendirildi, LP hastalar ile kontrol hastaları arasında incelenen parametreler açısından karşılaştırma yapıldı. Veriler incelendiğinde G grubu ile LPG grubu arasında ve P grubu ile LPP grubu arasında klinik periodontal parametreler ve radyolojik değerlendirme açısından AKK parametresi dışında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık izlenmedi (p>0.05). DOS MMP-1 konsantrasyon ve total miktar değerlerimiz LPG grubunda G grubuna göre, LPP grubunda P grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek olduğu, DOS TIMP-1 konsantrasyon ve total miktarı olarak LPG grubunda G grubuna göre, LPP grubunda P grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük olduğu, DOS MMP-9 total miktarı ve konsantrasyon olarak LPG grubunda G grubuna göre, LPP grubunda P grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek olduğu tespit edildi. LP tipleri arasından Eroziv Tip LP'li bireylerde, MMP-1, total miktar ve konsantrasyon ve MMP-9 konsantrasyon değerleri açısından diğer tiplere göre istatistiksel olarak yüksek olduğu ve TIMP-1 total miktar ve konsantrasyon açısından diğer gruplara göre istatistiksel olarak düşük olduğu tespit edildi. Dişeti dokusunda boyanan MMP-1, MMP-9, TIMP-1 ve CD95 değerleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edildi. MMP-9 ve CD95 LP grubunda istatistiksel olarak yüksek, TIMP-1 ise istatistiksel olarak düşük çıkmıştır. Artmış MMP ve azalmış TIMP seviyesinin, MMP'lerin ve MMP/TIMP dengesinin yıkım yönünde bozulmuş olmasının, LP patogenezinin açıklanmasında önemli rol oynayabileceği ve intraepitelyal ve/veya subepitelyal ayrılmaları açıklayabileceği düşünülmektedir. Ayrıca yıkım yönünde değişen enzim ve inhibitorlerinin periodontal hastalık gelişiminde belirleyici bir risk oluşturabileceği ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.; Lichen planus (LP) is a chronic inflammatory mucocutaneous condition of unknown etiology. Matrix metalloproteinases (MMPs) are a family of proteolytic enzymes that mediate the degredation of extracellular matrix macromolecules. Tissue inhibitors of metalloproteinases (TIMPs) form bimolecular complexes with the active form of MMPs and regulate matrix degradation by blockage of autolytic MMP activation. The purpose of this study was to investigate MMP-1, MMP-9 and TIMP-1 levels in gingival crevicular fluid (GCF) samples using ELISA and MMP-1, MMP-9, TIMP-1 and CD95 level using immunohistochemical steining at gingival biopsis of LP patients and to determine whether these enzymes are involved in the pathogenesis of LP. In this study, twenty-seven patients with LP (18 periodontitis; LPP, 9 gingivitis; LPG) and 45 healthy individuals (15 periodontal healhy S, 15 gingivitis G, 15 periodontitis P) were included. The diagnosis of LP patients was confirmed clinically and histologically. The patients had received no specific treatment and periodontal management in previous six months. There were no statistically significant differences between the groups in terms of either age or sex. Clinical parameters including probing depth (PD), clinical attachment loss (CAL), plaque index (PI), gingival index (GI) was measured. Alveolar bone loss (ABL) was measured by means of Schei ruller on panoramic radiographs. Probing depth (PD), clinical attachment loss (CAL), plaque indeks (PI), gingival indeks (GI) were not significantly different with P and LPP, G and LPG, eccept Alveolar bone loss (ABL). The mean levels of total amounts of MMP-1 and MMP-9 in LPP patients were significantly higher than P group (p<0.05). Similarly, increased MMP-1 and MMP-9 levels were noted in LPG patients compared with G patients (p<0.05). Mean level of total amounts of TIMP-1 was significantly lower in LPP patients when compared to P group (p<0.05). Decreased total TIMP-1 level was determined in LPG patients when compared to G (p<0.05). At gingival biopsis immunohistochemical levels of MMP-9 and CD95 were significantly higher in LP grups than control. TIMP-1 was significantly lower in LP patients. The results of this study suggested that MMP-1, MMP-9, TIMP-1 and CD95 may be involved in the pathogenesis of LP. Increased MMP-1 and MMP-9 and decreased TIMP-1 levels in LP patients may cause basal membrane disruption and facilitate matrix degradation in periodontal tissues.
2008-01-01T00:00:00Z