FBE, Yüksek Lisans, Harita Mühendisliği Koleksiyonu
http://hdl.handle.net/123456789/303
Harita Mühendisliği Anabilim Dalı'nda yapılan yüksek lisans tezleri bu koleksiyon altında listelenir.2024-03-29T10:27:06ZSayısal fotogrametrik üretimler için yürürlükteki uluslararası doğruluk kriterlerinin incelenmesi
http://hdl.handle.net/123456789/14405
Sayısal fotogrametrik üretimler için yürürlükteki uluslararası doğruluk kriterlerinin incelenmesi
Uysal, Erol
Elektronik ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler nedeniyle fotogrametrideki gelişmeler baş döndürücü bir şekilde ilerleme göstermektedir. Sayısal fotogrametrik amaçlı elde edilecek ürünlerde kullanılacak donanım ve yöntemlere bağlı olarak teknoloji ile birlikte erişilecek harita doğrulukları ile ilgili kriterler farklı şekillerde ifade edilmektedir. Bu ifadeler ülkelerin kabul ettikleri kılavuzlara göre değişkenlik göstermektedir. Bu tez çalışmasında, üretilecek harita ölçeği, kullanılan donanım ve yöntemler elde edilecek sonuç ürünün kalitesi gibi parametreler göz önünde bulundurularak ASPRS, EU ve ülkemizin bu alandaki teknik şartnamesi ve yasal mevzuatı incelenmiştir. Araştırma ve inceleme çalışması sonucunda ülkelerin var olan teknik şartname ve kılavuzlarının, karşılaştırılması yapılarak günümüz ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığı belirlenmiştir. Bulgular ışığında ülkemiz yönetmeliğinin yeni versiyonunun fotogrametrik uygulamalar kapsamında bir önceki yönetmeliğe kıyasla güncel ihtiyaçları karşılayabilen bir yapıda olduğu ortaya çıkmıştır. Çalışma sonunda yürürlükte olan mevcut BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği)' nin fotogrametrik harita üretimi, standartları, doğrulukları ve kıymetlendirme teknikleri gibi işlemlerin kontrol aşamalarında dikkate alınacak doğruluk ölçütleri sunulacaktır.; Developments in photogrammetry have shown dizzily progress due to developments in electronics and computer technologies. In the products to be obtained for the digital photogrammetric, criteria with regard to the map accuracy to be achieved with the technology depending on the equipment and methods to used has expressed in different ways. These expressions vary according to the guidelines adopted by the countries. In this thesis study, technical specifications and legal regulations of ASPRS, EU and our country in this area have been examined by considering the parameters such as the map scale to be produced, the equipment used and the quality of the final product to be obtained. As a result of the research and investigation study, it has been determined that the existing technical specifications and guidelines of the countries whether to meet the requirements of today by comparing them. I In the light of results, it has been revealed that the new version of the guidelines of our country is in a structure that can meet current requirements in comparison with previous guidelines in the scope of photogrammetric applications. At the end of the study, the current Large Scale Map and Map Information Production Regulation will be presented accuracy criteria to be considered in control steps of processes such as photogrammetric map production, standards, accuracies and assessment techniques.
2018-07-09T00:00:00ZGlobal yerpotansiyel modellerin gravimetrik jeoit belirlemeye katksı
http://hdl.handle.net/123456789/14236
Global yerpotansiyel modellerin gravimetrik jeoit belirlemeye katksı
Demir, Selda
Gravimetrik jeoit belirlemede global yerpotansiyel modellerinden, sayısal yükseklik modellerinden ve yersel gravite gözlemlerinden yararlanılır. Yeryuvarının tümüne homojen olarak yayılmış gravite gözlemlerinin değerlendirilmesiyle global yerpotansiyel modeller üretilir. Global yerpotansiyel modellerin doğruluğu, bu modeller kullanılarak oluşturulacak çalışmaların başarısını doğrudan etkileyecektir. Bu uygulamada yakın tarihlerde CHAMP, GRACE ve GOCE uydu verileri yardımıyla oluşturulan yeni nesil global yerpotansiyel modellerinden türetilen jeoit ondülasyonları, GPS/Nivelman verilerinden elde edilen eşlenikleri ile karşılaştırılıp seçilen güncel global yerpotansiyel modellerinin doğrulukları bölgesel olarak değerlendirilmiştir. Ele alınan yeni nesil global yerpotansiyel modeller kullanılarak KTH tekniği ile Konya Kapalı Havzasında 12 adet gravimetrik jeoit modeli oluşturulmuş ve oluşturulan her bir model 7 parametreli benzerlik dönüşümü yardımıyla GPS/Nivelman verileri kullanılarak karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak yeni nesil global yerpotansiyel modelinin doğruluğunun hesaplanan gravimetrik jeoit modelinin doğruluğuna yaptığı katkılar sayısal anlamda ortaya konmuştur.; Global geopotential models, digital elevation models and local gravity observations are utilized in the gravimetric geoid determination. By assessing gravitational observations homogeneously distributed throughout the earth, global geopotential models are produced. The validity of the global geopotential models will directly affect the success of the studies to be done through these models. In this study, geoid undulations derived from the new generation global geopotential models yielded by the data of CHAMP, GRACE and GOCE satellites in recent years are compared with the equivalents obtained from GPS/Levelling data and the validity of selected current global geopotential models are evaluated regionally. Twelve gravimetric geoid models have been created in Konya Closed Basin through KTH technique by using the new generation global geopotential model, and using GPS/Levelling data through 7-parameter similarity transformation each geoid model was compared. As a result, the contributions of the new generation global geopotential model to the accuracy of gravimetric geoid model are presented numerically.
2018-05-23T00:00:00ZSRTM1 ve aster sayısal yükseklik modellerinin gravimetrik jeoit belirlemeye katkısı
http://hdl.handle.net/123456789/14235
SRTM1 ve aster sayısal yükseklik modellerinin gravimetrik jeoit belirlemeye katkısı
İl, Hatice Tuğba Arlı
Gravimetrik jeoit modellerinin oluşturulma sürecinde gravite verilerinin yanı sıra topografik yüksekliklere de ihtiyaç vardır. Çünkü jeoit modelleme çalışmalarında topografya etkisi en önemli parametrelerden biridir ve fiziksel yeryüzünde toplanan gravite gözlemleri jeoit modellemede doğrudan kullanılamaz. Ortalama deniz seviyesine indirgenmeli ve grid merkezlerine enterpole edilmelidir. Daha sonra serbest hava gravite anomalileri, hesaplama noktasında bir jeoit yüksekliği üreten Stokes fonksiyonunda değerlendirilir. Serbest hava gravite anomalilerinin enterpolasyonu için herhangi bir Sayısal Yükseklik Modelinden (SYM) alınan grid merkezlerinin ortalama yüksekliklerine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada, global sayısal yükseklik modellerinden, en güncel, global doğruluğu ve çözünürlüğü yüksek olan SRTM1 ve ASTER SYM'lerin bölgesel gravimetrik jeoit modellemede performansları değerlendirilmiştir. Çalışma sahasına (Konya Kapalı Havzası) homojen olarak dağılmış GPS-nivelman noktalarıyla modellerinin doğrulukları bölgesel anlamda araştırılmıştır. Daha sonra, test bölgesinde SRTM1 ve ASTER SYM'ler sırasıyla kullanılarak, sınırlı sayıda gravite verisi bulunduran dağlık alanlarda başarılı sonuçlar veren KTH (İsveç Kraliyet Enstitüsü) yöntemi ile iki farklı gravimetrik jeoit modeli hesaplanmıştır. Karşılaşılan çeşitli sistematik hataları ortadan kaldırmak ve en uygun kombinasyonu elde etmek için gravimetrik ve geometrik jeoit (GPS-nivelman verileri ile) modelleri düzeltici yüzeye dayalı olarak optimum yüzeyde birleştirilmiş ve jeoit modellerinin doğrulukları analiz edilmiştir. Sonuç olarak her iki jeoit modeli arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. Ancak SRTM1 Modelinin olmadığı yerlerde ASTER Modelinin alternatif olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.; In procedures of gravimetric jeoit modelling, the topographic heights are needed as well as gravity data. This is because the terrain effect is one of the most important parameters in gravimetric jeoit modelling and gravity surveys that collected on physical surface of the Earth are not used directly in jeoit modelling. They should be reduced to the mean sea level and interpolated grid nodes. Then free-air gravity anomalies are evaluated in Stokes' function, which produces a geoid height in computation point. For the interpolation of free-air gravity anomalies we need mean heights of grid nodes from any Digital Elevation Model (DEM). In this study the performances of SRTM1 and ASTER DEMs, which are recently released, and of high accuracy and resolution in global scale in regional gravimetric geoid modelling was evaluated individually. The accuracies of the models investigated in regional scale by comparing with GPS/levelling data, which are well distributed over test area (Konya Closed Basin). Afterwards, the two different gravimetric geoid models computed with the KTH (Swedish Royal Institute of Technology) method, which is successful in mountainous area with a very limited amount of gravity data in the test area by using the DEMs derived from SRTM1 and ASTER in sequence. Gravimetric and geometric geoid models (with GPS/levelling data) combined based on corrector surface to elimination various systematic errors that have been encountered and find optimal combination and the accuracies of the geoid models analysed. As a result, there is no significant difference between geoid models. However, where the SRTM1 Model is not available, it is considered that the ASTER Model can be used as an alternative.
2018-05-23T00:00:00ZKarakoçan ve Halepçe depremlerinin tusaga-aktif istasyonlarına etkilerinin web tabanlı GNSS servisiyle incelenmesi
http://hdl.handle.net/123456789/14195
Karakoçan ve Halepçe depremlerinin tusaga-aktif istasyonlarına etkilerinin web tabanlı GNSS servisiyle incelenmesi
Başkan, Gökhan
Mühendislik projelerinin kalitesini sürdürmek ve güvenli hizmet etmek için depremlerin büyüklüğünü ve etkilerini belirlemek önemlidir. GNSS tekniğiyle Sürekli Gözlem Yapan Referans İstasyonlarından (CORS) yüksek doğrulukla veri elde edilebilmesi fay hatlarının izlenmesini kolaylaştırmıştır. Türkiye'nin tektonik yapısı, şiddeti ve hasarı büyük depremlere neden olmaktadır. Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ)'ndan sonra deprem üretme potansiyeline sahip Türkiye'deki ikinci önemli fay sistemidir, DAFZ, yakınında, Elazığ – Karakoçan depremi (8 Mart 2010) ve Halepçe depremi (12 Kasım 2017) meydana geldi. Halepçe, Irak'ın Bağdat ilinin 220 km kuzeydoğusunda, İran-Irak sınırında bulunuyor. Bu çalışmanın amacı, TUSAGA – Aktif istasyonlarının verileri yardımıyla bahsi geçen depremlere bağlı yer değiştirmelerin büyüklüğünü ve yönünü belirlemektir. GNSS verilerinin dengelenmesinde AUSPOS web tabanlı veri işleme sistemi kullanılmıştır. Halepçe ve Elazığ – Karakoçan depremlerinden etkilendiği tahmin edilen DAFZ yakınında TUSAGA - Aktif istasyonlarının deprem tarihinden 5 gün önce ve 5 gün sonraki günlere ait dengeleme sonuçları analiz edilmiştir. Halepçe depremi öncesi ve sonrası 5 günlük sonuçlara göre maksimum yatay yöndeki hareket 6.6 mm ile TVA2 istasyonunda, maksimum düşey yöndeki hareket 13.8 mm ile SEMD istasyonunda tespit edilmiştir. Elazığ – Karakoçan depremi öncesi ve sonrası 5 günlük sonuçlara göre maksimum yatay yöndeki hareket 16.7mm ile SSEH istasyonunda, maksimum düşey yöndeki hareket 39.2 mm ile BING istasyonunda tespit edilmiştir. Sonuç olarak belirlenen kuzey, doğu ve düşey yöndeki yer değiştirme miktarları, her istasyon için hesaplanan yer değiştirme karesel ortalama hatalarının üç katından küçük olduğu için anlamlı bir yer değiştirme olmadığı kanaatine varılmıştır.; It is an important issue to determine the magnitudes and effects of earthquakes in order to continue the quality of engineering projects and to service safely. To obtain the data from the Continuous Observing Reference Stations (CORS), facilitates monitoring faults. Tectonic structure of Turkey produces earthquakes whose magnitude and effect are large. The East Anatolian Fault Zone (EAFZ) is the second significant fault system in Turkey, afterwards the North Anatolian Fault Zone (NAFZ). The EAFZ has the potential to produce large earthquakes. Near the EAFS, Elazığ – Karakoçan earthquake (8 March 2010) and Halabjah earthquake (12 November 2017) occurred. The Halabjah is near the Iran-Iraq border and far away from 220 km northeast of Baghdad, Iraq. The purpose of this study is to determine the magnitude and direction of earthquake-induced displacements by the Turkish National Permanent GNSS Network (TNPGN) rinex data. The AUSPOS web based processing system was used for adjustment of GNSS data. The pre and post 5 days data of the TNPGN - Active stations, which were expected to be affected by Halabjah and Elazığ-Karakoçan earthquakes, were analyzed. According to the data from pre and post 5 days Halabjah earthquake, maximum horizontal displacement was detected as 6.6mm at TVA2 station while maximum vertical displacement was detected as 13.8mm at SEMD station. On the other hand, according to the data pre and post 5 days Elazig-Karakoçan earthquake, maximum horizontal displacement was detected as 16.7 mm at SSEH station while maximum vertical displacement was detected as 39.2 mm vertically at BING station. As a result, there were no meaningful displacement in the north, east and vertical direction since their magnitudes are three times smaller than the calculated root mean squares for each station.
2018-08-16T00:00:00Z