2005, Sayı 18
http://hdl.handle.net/123456789/13333
2024-03-29T14:53:22ZAzerbaycan’da petrol üretiminin tarihsel süreç içerisindeki değişimi
http://hdl.handle.net/123456789/13517
Azerbaycan’da petrol üretiminin tarihsel süreç içerisindeki değişimi
Seferov, Rehman
Yeraltı kaynakları bakımından çok zengin olan Azerbaycan’ın en büyük yeraltı zenginliği
petrol olup, ülke arazisinin % 70’i petrol yönünden yüksek potansiyele sahiptir. Böylece,
1870’li yıllardan itibaren teknik yöntemlerle petrol üretimine başlayan Azerbaycan dünya
petrol üretiminde uzun yıllar önemli bir yer tutmuştur. Azerbaycan’da özellikle, 1901 yılında
petrol üretimi 10 milyon tona ulaşmıştır ki, bu da dünya petrol üretiminin % 51’ni oluşturmaktaydı.
Nitekim ülkede tarih boyunca en fazla petrol üretimi 1941 yılında (23.5 milyon ton)
gerçekleşmiştir.
1949 yılından itibaren denizden de petrol üretimine başlayan Azerbaycan’da 1965 yılından
itibaren denizden üretilen petrol miktarı daha fazla olmaya başlamıştır. Son olarak 2003 yılında
ülkede toplam petrol üretimi 15.8 (denizden 14.2, karadan ise 1.6) milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
Petrol üretiminin önümüzdeki yıllarda Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattının
açılmasıyla birlikte hızla yükseleceği gözlenmektedir. Böylece, 21. yüzyılın birinci yarısında
ülkede yılda 80-100 milyon ton dolaylarında petrol üretimi yapılması hedeflenmiştir. Bu da
Azerbaycan’ın gelişimi açısından önemli sayılacak ve sevinilecek bir durumdur.; Concerning underground resources, Azerbaijan is a rich country where the biggest underground
resource is petroleum. More than 70 % of its territory has a high potential in terms of
petroleum. Thus, starting to produce petroleum by wising technical methods since 1870 s.
Azerbaijan has an important place in World’s petroleum production. In 1901 especially, Azerbaijan’s
production reached 10 million ton which encompassed 51 % World’s production. Besides,
in the country’s history biggest production took place in 1941 (23.5 million ton).
Since 1949, Azerbaijan started to produce petroleum from seashore and since 1965 the sea-shore production exceeds in mainland. Finally, in 2003 in petroleum production was totally
15.8 (seashore 14.2; mainland 1.6). It is estimated that the petroleum production will be increased
rapidly, after accomplishing in Baku-Tiflis-Ceyhan petroleum pipe-line. Thus, in the
first half of the twenty century, in country aims to produce approximately 80-100 million ton
petroleum each year. This will be important concerning Azerbaijan’s development and will be
delighted situation.
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/295
2005-01-01T00:00:00ZTarihi süreçte Türk beslenme kültürü ve Mehmet Eröz’e göre Türk yemekleri
http://hdl.handle.net/123456789/13516
Tarihi süreçte Türk beslenme kültürü ve Mehmet Eröz’e göre Türk yemekleri
Talas, Mustafa
Beslenme insan ürünü olması bakımından bir kültür meselesidir. İnsanların besinler hakkında
birtakım değerleri ve alışkanlıkları vardır. Türk insanının da dünyanın en zengin mutfaklarından
birini yaratan beslenme ile ilgili bir geleneği vardır. Türk mutfağının zenginliği dünyanın
geniş bir alanında etkili olan Türk kültürüne bağlıdır. Mehmet Eröz, bir sosyolog olarak,
sosyolojiyi Türk kültürü temelinde deneysel olarak incelemiştir. Türk beslenme kültürü, onun
tarafından araştırılan konulardan birini teşkil eder. Eröz’e göre, Türk yiyecekleri ve Türk beslenme
kültürü, Türk Milletini karakterize eden kültürel kodlardan bazılarını içermektedir. Bu
sebeple, büyük ölçekli olarak araştırılmaları gerekmektedir.; The nourish is a problem of the culture for an element of the product of the human.
The people have got the cultural values and the habits about the food. Turkish people have also
got the nourish custom which creats the kitchen which is one of the richest kitchen of the
World. The riches of the Turkish kitchen depends on the Turkish culture which is efectual on
the wide area of the world.Mehmet Eröz has studied sociology on the basis of the Turkish
culture experimentally as a sociologist. Turkish nourish culture which is one of the subjects
which has been searched by him.According to Eröz, Turkish meals and the Turkish nourish
culture include some culturel codes which charecterized the Nation of the Turkish. For that
reason, they should be examinedon a wast scale.
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/293
2005-01-01T00:00:00ZAntigone’nin iki farklı yorumu
http://hdl.handle.net/123456789/13515
Antigone’nin iki farklı yorumu
Zerenler, Dilek
Sofokles’in MÖ 411 yılında yazdığı Antigone tragedyasında devlet yasaları ile Tanrıların
kurallarının çatışması ve bunun sonucunda bireysel özgürlüge inanan Antigone’nin otoriteye
baş kaldırışı ele alınır. Düşüncesi ve eylemi ile çağdaş insanı etkileyen bir kişiliğe sahip olan
Antigone günümüzde birçok eserin de kahramanıdır. Antigone dramını eserine konu edinen
yirminci yüzyıl yazarlarından biri de Kemal Demirel’dir. Demirel, insanca yaşamak için günümüzün
materyalist dünyasında adaletin ve eşitliğin sağlanması gerektiğini savunurken
Antigone’nin kişiliğinde evrensel bir gerçeğe ışık tutar. Bu çalışmada, Antigone dramının
Sofokles ve Demirel’in oyunlarında nasıl işlendiği, Demirel’in Antigone’nin kişiliğinde günümüzün
toplumsal bir sorununu nasıl ele aldığı üzerinde durulmuştur.; Sophocles’s play Antigone, written in 411 BC, deals with the tragedy of Antigone who defends
individual freedom. In the play the rules of government and gods are in conflict and as a result
Antigone revolts against the authority. Her thoughts and behoviour still influence
contemporary world. Therefore she is used as a heroine in many works. Kemal Demirel’s play
focuses on Antigone’s tragedy. He uses this character in order to deal with the injustice of
materialistic world. This paper aims at studying the way Sophocles and Demirel study the
tragedy of Antigone and how Demirel achieves to reveal the social problems of today in the
character of Antigone are studied.
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/292
2005-01-01T00:00:00ZFirdevsî-i Rûmî ve tarihçiliği
http://hdl.handle.net/123456789/13514
Firdevsî-i Rûmî ve tarihçiliği
Biçer, Bekir
Firdevsî-i Rûmî, XV. ve XVI. yüzyılda yaşayan klasik bir Osmanlı tarihçisidir. Yazar Türk
tarihine, Türk tarihçiliğine ve Türk kültürüne önemli katkılar sağlamıştır. Türk tarihinin üç
ayrı dönemine ait eserler yazmıştır. Dâsitân-ı Ceng-i Aheng-i Efrâsiyâb-ı Türk adlı eser İslam Öncesi Türk Tarihi’ne ait bir destandır. Bu destanın varlığı sözlü olarak uzun süredir biliniyorsa da yazılı olarak kayda geçirilmemişti. Firdevsî-i Rûmî bu eseri derledi ve yazılı kayda geçirdi. Bu şekilde kıymetli bir eser kültür hazinemize eklenmiş oldu. Bu menâkıb-nâme eski Türklerin tarihine, sosyal yapısına, edebiyatına ve askeri faaliyetlerine dair önemli bilgiler içermektedir. Firdevsî-i Rûmî, Türk kültür tarihinin en değerli eserlerinden birisi kabul edilen Hacı Bektaş Menâkıb-nâmesinin yazarıdır. Yazar, halk arasındaki tarihsel rivayetleri derlemiş ve Velâyetnâme-i Hacı Bektâş-ı Veli adıyla bilinen eser ortaya çıkmıştır. Menâkıb-nâme bir edebiyat ve folklor kitabı olduğu kadar aynı zamanda tarih kitabıdır. Yazar bu eserine Ahmed Yesevî geleneğine ait rivayetleri ve kendi çağına ait bilgileri de eklemiştir. Bu destansı eserde Selçuklu Tarihi, Anadolu’nun Türkler tarafından fethi, Anadolu’daki Türkmen Dervişler ve onların faaliyetleri hakkında kayda değer bilgiler verilmiştir. Bir Osmanlı tarihçisi olan yazarımız, Osmanlı Tarihi’ne de bazı önemli bilimsel katkılar sağlamıştır.; Firdevsi-i Rûmi who lived in XV th. and XVI th. century was a classic Ottoman Historian.
The author made some important contributions to Turkish History, Turkish Historiography
and Culture of Turkish . He wrote a lot of work belonging to three different periods of our
history. Dasitân-ı Ceng-i Aheng-i Efrâsiyâb-ı Turk which belong to pre-Islamic religion is a Turkish epic, the existence of which is known orally but not in written form. Firdevsi-i Rûmi
complied and wrote it. İn this way a precious work was added to our cultural treasure. This
epic convey important knowledge about the history of ancient Turkish society, literature and
military activities. Firdevsi-i Rumi is also an author of Hacı Bektaş Menâkıb-nâmesi which is regard as the most valuable work of Turkish cultural history. He composed some historical experiences from folk and made up a book known as Velâyet-nâme-i Hunkâr Hacı Bektâş-ı Veli. Menâkıb-nâme is a literary and folklore book but at the same time it is a history book. İn this work, the author collected all accounts concernig Ahmed Yesevi’s tradition and he included the knowledge relating to his age. He mentioned the history of the Seljuk, the conquest of Anatolia by the Turks and Türkmen the Dervishes and their important activities in this epic book. Our author as an Ottoman Historian made some significant scientific contributions to the Ottoman History.
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/290
2005-01-01T00:00:00Z