SBE, Doktora, Tıbbi Biyokimya (Tıp) KoleksiyonuTıbbi Biyokimya (Tıp) Anabilim Dalı'nda yapılan doktora tezleri bu koleksiyon altında listelenir.http://hdl.handle.net/123456789/8462024-03-29T15:04:27Z2024-03-29T15:04:27ZSerum androstenedion ölçümünde immunoassay ve sıvı kromatografi-tandem kütle spektrometre (LC-MS/MS) metodlarının karşılaştırılmasıYücel, Kamilehttp://hdl.handle.net/123456789/60432017-09-28T00:01:42Z2016-01-01T00:00:00ZSerum androstenedion ölçümünde immunoassay ve sıvı kromatografi-tandem kütle spektrometre (LC-MS/MS) metodlarının karşılaştırılması
Yücel, Kamile
Adrenal bez, üreme çağındaki ve menapoz dönemindeki kadınlarda androjen ve androjen kaynaklı hormonların major kaynağıdır. Androstenedionun aşırı üretimi adrenal steroid biyosentez eksikliğinden, adrenal ve over kökenli tümörlerden, polikistik over sendromundan, androjenlere karşı artan periferal duyarlılıktan ve üretiminden kaynaklanabilir. İlaveten LC-MS/MS gibi doğru hassas steroid ölçüm yöntemi geliştirmek kompleks bileşikleri ayırabilir ve tek numuneden çoklu steroidlerin ayrımında kullanılabilir. Bu çalışmada CLSI kurallarına göre yeni likid kromatografi tandem mass kütle spektrometre metodu geliştirildi. Geliştirilen bu metod enzim linked immunoassay (ELISA) ve radioimmuno assay (RIA) metodlarıyla mukayese edildi. Metod validasyon parametreleri içinde linearite, analitik ölçüm limitleri, tekrarlanabilirlik, gerielde, interferans, taşıma, referans aralık doğrulama, numune stabilitesi, matriks etkisi ve dondurma çözmenin etkisi çalışmaları yapılmıştır. Androstenedion 50 ng/mL ye kadar lineer bulunmuştur. Kantitasyon limiti 0,195 ng/mL, deteksiyon limiti 0,097 ng/mL dir. Bu metod steroid hormonların interferansından ve matriks etkisiden etkilenmemektedir. Taşıma çalışması için düşük konsantrasyonlu numuneler, yüksek kosantrasyonlu numunelerin önüne ve arkasına sırasıyla dizilip ölçüm yapıldı. Grupların ortalamaları ve standart sapmaları hesaplandı. Bu çalışmada elde edilen taşıma değeri 0,026 ng/mL olarak bulundu. Androstenedion için herhangi bir taşıma etkisine rastlanmadı. Androstenedion interferans çalışmasının sonuçları izin verilen % bias sınırları içindeydi ayrıca geri elde yüzdesi de % 88,7 olarak bulundu. Yapılan LC-MS/MS metodu CLSI metod validasyon kurallarına göre kabul edilebilir bulunmutur. LC-MS/MS ve ELISA karşılaştırma çalışmasında slope değeri 18,412, intercept -22,87 ve r2 değeri 0,1033 olarak bulunmuştur. LC-MS/MS ve RIA karşılaştırma çalışmasında slope değeri 1,085, intercept O,4541 ve r2 değeri 0,3712 olarak bulunmuştur. RIA ve ELISA karşılaştırma çalışmasında slope değeri 9,57, intercept -15,5 ve r2 değeri 0,19 olarak bulunmuştur. Karşılaştırma çalışmaları, kromatografik metodla androstenedion ölçümünün daha doğru sonuçlar verdiğini göstermiştir. Polikistik over sendromlu hastalarda kromatografik metodlar immuno assaylarla kıyaslandığında daha iyi tanı ve teşhis sağlamaktadır. Bu yöntemle, LC-MS/MS ile androstenedionun doğru, güvenilir ve hassas ölçümü gerçekletirildi. Elde ettiğimiz kalibrasyon eğrileri verileri bu yöntemin rutinde kullanılabilir olduğunu göstermiştir.; Adrenal glands are the major source of androgens and androgen hormones in reproductive-age and postmenopausal women. Androstenedione is produced in large vast by both the adrenal glands and gonads. Overproduction of androstenedione can be caused by the lack of adrenal steroid biosynthesis, tumors of ovarian and adrenal origin, polycystic ovarian syndrome, increased peripheral sensitivity to androgens, and increased peripheral production of androgens. In addition to improved accuracy and sensitivity for steroid measurements, liquid chromatography tandem mass spectrometry (LC-MS/MS) can distinguish compounds and can therefore be used to quantify multiplesteroids from one sample. In this study, a new liquid chromatography-tandem mass spectrometry (LC-MS/MS) method was developed according to CLSI rules. The developed method was compared with two immunoassay methods which are enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) and radioimmunoassay (RIA). Linearity, determination of limit of detection and limit of quantification, repeatability, recovery, interference, carry over, reference internal verification, carry over, sensitivity, specificity, stability of samples, effect of matrix, freezing-thawing studies were done within a context of method validation. The androstenedione assay was linear up to 50 ng/mL. Lower limit of quantitation and lower limit of detection were 0.195 ng/mL and 0.097 ng/mL , respectively. This method was not affected by matrix effect and other steroid hormones interferences. For caryyover studies, low concentrations samples was sequentially injected before and after placing at high concentration samples. Averages and standart deviations of the group were calculated. In this study, the obtained carryover value was determined as 0.026 ng/mL . No significant carryover was obtained for androstenedione. According to results of interference study androstenedione bias % did not exceed the limit of allowable bias % and 88,7 % recovery was acquired for androstenedione. LC-MS/MS method was found acceptable in evaluation of performance according to acceptable rules of method determined by CLSI. Method comparison between LC-MS/MS and ELISA was found slope value 18,412, intercept value -22,87 and r2 value 0,1033. Method comporison between LC-MS/MS and RIA was found slope value 1,085, intercept value 0,4541 and r2 value 0,3712. Method comparison between RIA and ELISA was found slope value 9,57, intercept value -15,5 and r2 value 0,19. Comparative studies show that chromatographic methods measure amount of androstenedione more correctly. Chromatographic methods provide better diagnostic value for diagnosis of polycystic ovary syndrome compared to immunoassay methods. By this method, accurate, reliable and sensitive measurement of androstenedione was analyzed with LC-MS/MS system. Data from calibration curves reveal that this method can be used in routine procedure.
2016-01-01T00:00:00ZSilybum marianum ekstresinin yüksek yağlı diyetle beslenen ratlarda insülin rezistansı, karaciğer fonksiyonları, lipit düzeyleri ve leptin seviyesi üzerine etkilerinin araştırılmasıSayın, Fatma Kübrahttp://hdl.handle.net/123456789/41162017-02-24T00:00:50Z2012-01-01T00:00:00ZSilybum marianum ekstresinin yüksek yağlı diyetle beslenen ratlarda insülin rezistansı, karaciğer fonksiyonları, lipit düzeyleri ve leptin seviyesi üzerine etkilerinin araştırılması
Sayın, Fatma Kübra
Silybum marianum fenolik bileşikler açısından zengin bir bitki olup uzun yıllardır karaciğer ve safra yolu hastalıklarında bitkisel destek tedavi yöntemi olarak kullanıla gelmektedir. Son zamanlarda Silybum marianum ekstresi (SME) sağlıklı karaciğer fonksiyonları için ve metabolik hastalık kaynaklı risklere karşı yararlı olması açısından diyet desteği olarak gösterilebilmektedir. Bizim çalışmamızda; bu ekstrenin yüksek yağlı diyet ile beslenen ratlarda beden kitle indeksi, serum lipit düzeyleri, karaciğer fonksiyon testleri, glukoz, insülin ve leptin düzeyleri üzerine olası etkilerini belirlemek amaçlandı. Çalışma, 40 adet Wistar cinsi erkek rat üzerinde 11 hafta süresince gerçekleştirildi. Dört gruba ayrılan ratlara; kontrol grubunda standart diyet (grup 1), diğer gruplarda yüksek yağlı diyet uygulanırken (grup 2, grup 3 ve grup 4), grup 3'e 8.-11. haftalarda 4 hafta süreyle 200 mg/kg/gün ve grup 4'e ise 1.-11. haftalarda 11 hafta süreyle 200 mg/kg/gün SME gavaj yoluyla verildi. Ratlardan alınan serum örneklerinde leptin ve insülin düzeyleri ELISA tekniği, lipid değerleri, karaciğer enzimleri ve glukoz konsantrasyonları fotometrik yöntemlerle ölçüldü. SME plazma toplam kolesterol, düşük yoğunluklu kolesterol, yüksek duyarlılıklı C-reaktif protein ve ALT seviyelerini düşürdüğü, buna ek olarak bozulan plazma leptin ve insülin düzeyini düzelttiği görülmüştür. Ayrıca SME'nin etkisinde uygulama süresine bağlı değişimler de görülmüştür, 11 haftalık kullanım 4 haftalık kullanıma göre BKİ, leptin ve ALT seviyeleri üzerinde daha iyi etki göstermiştir. Sonuç olarak SME'nin lipit metabolizmasını, leptin ve insülin düzeylerini düzenleyerek kandaki obeziteyle ilişkili parametreleri düzelttiğini ve bu yönüyle obezite eğilimli canlılarda beslenme desteği olarak kullanılabileceğini söyleyebiliriz.; Silybum marianum is a plant rich in phenolics and has been used for centuries as a natural remedy for diseases of liver and biliary tract. Lately, Silybum marianum extract (SME) has been promoted as a nutritional supplement for healthy liver functions and for beneficial effects on some risk factors of metabolic diseases. So we aimed to determine the influence of silymarin on body mass index, serum lipit profile, liver functions, glucose, insulin and leptin level in rats fed with a high fat diet. This study was performed on 40 Wistar male rats at 11 weeks. Rats divided in to 4 groups, control group fed a standard chow diet and other groups (group 2, group 3 and group 4) fed with a high-fat diet for 11 weeks. SME (200 mg/kg/gün) have gaven to group-3 for 4 weeks between 8th-11th weeks and to group-4 for 11 weeks with gavage. Leptin and insulin levels were measured by a commercially available kits based on ELISA method, lipid concentrations, liver enzyme and glucose levels were measured with photometric methods in serum samples obtained from rats. It was observed that SME decreased the levels of serum total cholesterol, lowdensity lipoprotein (LDL), hsCRP and ALT levels. Moreover, it decreased plasma leptin and insulin. An application time-dependant effect of SME is detected, where SME used for 11 weeks showed better effect, than 4 weeks on body mass index, leptin and ALT levels. In conclusion, we can say that SME improves obesity-related parameters in blood possibly by regulating lipid metabolism and lowering plasma leptin and insulin and it can be used as a therapeutic for hypercholesterolemic obese or potential obese organisms.
2012-01-01T00:00:00ZDiyaliz hastalarında arjinin ve arjinin ürünlerinin düzeyleriUğurcu, Velihttp://hdl.handle.net/123456789/11272016-08-05T10:21:44Z2013-01-01T00:00:00ZDiyaliz hastalarında arjinin ve arjinin ürünlerinin düzeyleri
Uğurcu, Veli
Kronik böbrek yetmezliği bütün dünyada karşılaşılan önemli toplum sağlığı sorunlarındandır.
Kronik böbrek yetmezliği sebebi ile diyaliz hastalarının tanı ve tedavideki ilerlemelere rağmen kardiyovasküler morbidite ve mortalitesi yüksek olmasının nedeni ile halen önemini korumaktadır.
Bu çalışmada, diyaliz tedavi programındaki hastalar kardiyovasküler morbidite ve mortalite
fizyopatolojisinde gittikçe önemi anlaşılan Arjinin, ADMA ve NO düzeyleri incelenmiştir.
Çalışmamıza 53 hemodiyaliz tedavisi gören kronik böbrek yetmezliği hastası ile görünürde
sağlıklı ve bilinen herhangi bir kronik hastalığı bulunmayan 34 kişi kontrol grubu olarak alındı.
Arjinin ve ADMA değerleri HPLC yöntemi ile floresans detektörde ölçüldü. Nitrik oksit, nitrit-nitrat seviyelerine üzerinden kolorimetrik yöntemle değerlendirildi. Albumin, üre, kreatinin düzeyleri, spektrofotometrik yöntem kullanılarak gerçekleştirildi. Elde edilen tüm veriler “SPSS 16.0 for Window’s” paket programı kullanılarak istatistiksel analizler yapıldı. Veriler normal dağılıma uymadığı için nonparametrik testlerden Mann-Whitney U testi kullanıldı. Parametrelerin ilişki analizinde Pearson korelasyon testleri kullanıldı. Anlamlılık seviyesi p<0.05 olarak kabul edildi.
Arjinin düzeyi, diyaliz hastalarında kontrol grubu ile kıyaslandığında düşük bulundu ancak
aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. NO düzeyi hasta grubunda kontrol grubundan daha düşük bulundu ancak istatistiksel olarak aradaki fark anlamlı değildi. ADMA düzeyleri diyaliz hasta grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel yönden anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,005). Arjinin/ADMA oranları kıyaslandığında hasta grubunda düşük bulunurken kontrol grubunda yüksek bulundu. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001).
Koroner arter hastalığı tanısı almış diyaliz hastalarının albümin ve kreatinin düzeyleri düşük
olması istatiksel olarak anlamlıydı. Her iki cinsiyet arasında arjinin düzeyleri cinsiyetler arasında karşılaştırıldığında, erkeklerde kadınlara göre anlamlı olarak yüksek bulundu.
Diyaliz hasta grubundaki arjinin, NO, ADMA ve Arjinin/ADMA oranı düzeyleri arasında
yapılan Pearson Korelasyon analizinde Arjinin ile NO arasında pozitif ve istatiksel anlamlı korelasyon bulunduğu saptanmıştır. Arjinin ile Arjinin/ADMA oranı arasında istatistikî anlamlı pozitif ilişki vardır. ADMA ile Arjinin/ADMA oranı arasında ise istatiksel olarak anlamlı negatif bir korelasyon bulunmuştur. Çalışmamız ADMA klirensinin hemodiyaliz hastalarında önemli oranda bozulduğu ve arterioskleroz kaynaklı morbidie ve mortalite ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.; Chronic renal failure encountered significant public health problems all over the world.
Despite advances in diagnosis and treatment of cardiovascular morbidity and mortality is still in chronic renal failure patients on dialysis. The aim this study is to investigate the importance of Arginine, ADMA and NO levels in the pathophysiology of cardiovascular morbidity and mortality in patients with dialysis treatment program.
53 patients with chronic renal failure receiving hemodialysis treatment and 34 healthy persons were participated to the study. Arginine and ADMA levels were measured by HPLC fluorescence detector. Nitrite, nitrate levels were assessed by a colorimetric method. Albumin, urea, creatinine levels was performed using the spectrophotometric method. Aproppriate statistical analysis tests were performed by using the SSPS program package. Mann-Whitney U test was used for nonparametric distributed values, student t tsets were used for parametric values. Pearson's correlation tests were used to analyze the relationship of parameters. Significance level p <0.05 was considered significant.
Arginine levels were similar in dialysis patients when compared to the control group. Similarly NO levels did not show any differene between patient group and the control group. ADMA levels were found to be significantly high in dialysis patients compared to the control group (p <0.005). Arginine / ADMA ratio was lower in the patient group compared to the control group (p <0.001).
Dialysis patients who have diagnosed coronary artery disease had low levels of albumin
and creatinine. ADMA levels did not show any difference in the patients having coronary artery disease or not. Arginine levels between the sexes of both sexes compared were significantly higher in men than in women.
Pearson correlation analysis showed that there was a correlation between NO and arginin
levels. Arginine and Arginine/ADMA showed a positive correlation while ADMA and
arginine/ADMA levels showed a negative correlation. As a result, our data showed that ADMA clerance was imparied in hemodialysis patients. Increase in ADMA levels may play a role in atherosclerosis dependent morbidity and mortality.
2013-01-01T00:00:00Z