SBE, Doktora, Kamu Hukuku KoleksiyonuKamu Hukuku Anabilim Dalı'nda yapılan doktora tezleri bu koleksiyon altında listelenir.http://hdl.handle.net/123456789/5962024-03-28T10:02:19Z2024-03-28T10:02:19ZUluslararası hukukta self determinasyon hakkı ve hakkın ekonomik boyutuEhtibarlı, Yaşarhttp://hdl.handle.net/123456789/145992019-02-23T00:02:23Z2016-01-22T00:00:00ZUluslararası hukukta self determinasyon hakkı ve hakkın ekonomik boyutu
Ehtibarlı, Yaşar
Self determinasyon hakkı, halkların uluslararası düzende kendi siyasi, hukuki ve ekonomik statülerini belirleme hakkı olarak anlaşılmaktadır. Ortaya çıktığı andan itibaren siyasi bir ilke işlevi yerine getirmiş ve birçok devletin parçalanmasında olduğu gibi birçok devletin de oluşmasında önemli rol oynamıştır. Birleşmiş Milletler Andlaşması'na girmesiyle, self determinasyon ilkesi, hem ilk kez bir uluslararası anlaşmada yer almış hem de hukuki nitelik kazanmıştır. Daha sonra, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen birçok kararda ve insan haklarına dair İkiz Sözleşmelerde yer alması, kavramın hukuki ağırlığını artırmıştır. Günümüzde, self determinasyon hakkı uluslararası hukukun genel ilkelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Akademik çalışmalarda, self determinasyon hakkının "dışsal", "içsel" ve "ekonomik" boyutlarıyla ele alınması, hakkın; içsel self determinasyon, dışsal self determinasyon ve ekonomik self determinasyon şeklinde çeşitlendirilmesine yol açmıştır. Dışsal self determinasyon, halkların sömürgecilikten ve yabancı işgali ve boyunduruğundan kurtularak bağımsızlık elde etmesi veya herhangi bir devletle bütünleşmesi hakkı olarak kabul edilmektedir. İçsel self determinasyon ise, halkın demokratik yollarla belirlemiş olduğu temsili hükümet tarafından yönetilmesi ve halkı oluşturan farklı unsurların her türlü ayrımcılıktan korunması hakkı olarak anlaşılmaktadır. Ekonomik self determinasyon ise, halkın kendi topraklarında bulunan doğal kaynaklar ve zenginlikler üzerinde sürekli egemenlik hakkı ve ekonomik imkanların tamamının halkın refahı için kullanılması talebi olarak görülmektedir. Bir halkın gelişmesi ve kendi geleceğini belirlemesi yolunda, bu kadar geniş bir yelpazeye sahip olması ve çatısı altında hem hukuki hem siyasi hem de ekonomik ilkeler barındırması nedeniyle, self determinasyon hakkı "şemsiye" nitelikli bir hak olarak kabul edilmektedir.; Self determination denotes the legal right of people to decide their own destiny in the international order. It has fulfilled a political principle from the moment it emerged and has played very crucial role in the collapse or formation of many states. With taking part into the UN Charter, principle of self determination was included in international treaty first time and gained legal qualification. Subsequently, adoption of several UN General Assembly resolutions on the protection of self determination as a right of peoples and confirmation of self determination as a human right by international covenants on human rights, increased the legal weight of the concept. Self determination is recognized as one of the general principles of contemporary international law. In academic works, the study of self determination with the dimensions of "external", "internal" and "economic", has led to the diversification of right; in the forms of external self determination, internal self determination and economic self determination. External self determination is recognized as the right of peoples to achieve independence or get into integration with any state, from colonialism and foreign occupation or alien subjugation. Internal self determination is understood as a right of peoples, to be governed by representative government determined with democratic channels and to be protected from all kinds of discrimination against different elements formating people. The economic self determination is seen as the right of permanent sovereignty over all natural resources and wealth and demand for use of all these economic opportunities for welfare of the people living on that territory.
2016-01-22T00:00:00ZTürk hukukunda yargı mensuplarının disiplin sorumluluğuEraslan, Yunushttp://hdl.handle.net/123456789/143032019-01-12T00:01:47Z2018-05-11T00:00:00ZTürk hukukunda yargı mensuplarının disiplin sorumluluğu
Eraslan, Yunus
Yargı mensupları Anayasa gereği görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasal bir güvenceye sahip olan yargı mensuplarının tamamen sorumsuz olması da düşünülemez. Bunun için yargı mensuplarının hukuki, cezai ve disiplin sorumlulukları bulunmaktadır. Çalışmamızın konusunu oluşturan yargı mensuplarının disiplin sorumluluğu, hâkimlik teminatı ve yargı bağımsızlığını etkilediğinden önem arz etmektedir. Türk hukukunda adli ve idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılar ile yüksek yargı mercilerinde görev yapan yargı mensuplarının disiplin sorumluluğunun kapsamı ve usulü farklı kanunlarla düzenlenmiştir. İlk derece mahkemelerinde görev yapan yargı mensuplarının durumunu düzenleyen 2802 sayılı Kanunda, hakim ve savcıların hukuki güvenliğini olumsuz etkileyebilen, şüpheye ve varsayıma dayalı ceza verilmesine sebebiyet verebilecek disiplin suçu tanımlamalarına yer verilmiş olup meslekten çıkarma cezası dışındaki disiplin cezalarına yargı yolu kapalıdır. Yüksek mahkeme kanunlarında ise, disiplin cezası verilmesini gerektiren farklı eylemler için somut bir ayrıma gidilmeden bir veya birkaç ceza olarak düzenlenmiştir. Aynı şekilde bu mevzuat düzenlenmesinde görevden uzaklaştırma, zamanaşımı, alt ceza uygulaması ve tekerrür kurumlarına yer verilmemiştir. Türk hukuk sisteminde görev yapan yargı mensupları hakkında, disiplin sorumluluğu yönünden farklı kanun hükümlerinin uygulanması, birçok hukuki sıkıntının oluşmasına sebebiyet vermektedir. Türk hukukunda tüm yargı mensupları hakkında uygulanacak ortak bir disiplin mevzuatı çalışması yapılmalıdır.; Members of the judiciary are independent in their duties under the Constitution. It is unthinkable that members of the judiciary who have a constitutional guarantee are completely irresponsible. For this, members of the judiciary have legal, criminal and disciplinary responsibilities. Disciplinary responsibility of the members of the judiciary constituting the subject of our work is important as it affects judicial independence and judicial assurance. The scope and procedure of disciplinary responsibility of judges and prosecutors serving in judicial and administrative judiciary in Turkish law and members of the judiciary serving in high judicial authorities are regulated by different laws. In the Law No. 2802, which regulates the situation of the members of the judiciary serving in the first instance courts, there is a description of disciplinary crime which can cause the punishment based on suspicion and hypothesis which may adversely affect the legal security of the judges and prosecutors, and the road to judicial punishment except the punishment for dismissal is closed. In high court law, disciplinary punishment is regulated as one or more punishments without going through a concrete separation for the different actions that require punishment. Likewise, in the regulation of this legislation, there has been no place for dismissal from office, time limitation, sub-punishment and repetition institutions. The application of the provisions of different laws on the responsibility of discipline about members of the judiciary working in the Turkish legal system causes many legal troubles to occur. A common disciplinary action to be applied to all members of the judiciary should be carried out in Turkish law.
2018-05-11T00:00:00ZBireysel başvuru kapsamında bir sınırlama ve güvence ölçütü olarak demokratik toplum düzeninin gerekleriÇatlı, Mehmethttp://hdl.handle.net/123456789/142552019-01-08T00:02:06Z2018-03-23T00:00:00ZBireysel başvuru kapsamında bir sınırlama ve güvence ölçütü olarak demokratik toplum düzeninin gerekleri
Çatlı, Mehmet
İnsan haklarını düzenleyen ulusal/uluslararası metinlerde genel yaklaşım önce hakkın norm alanını belirlemek ve sonra da bu alanın sınırlarını çizmektir. Hakların sınırlanması anayasalarda ve uluslararası belgelerde çoğunlukla aynı ölçütler kullanılarak yapılmaktadır. Hakların norm alanını düzenleyen hükümler kısa ve özdür. Ancak, haklara getirilen sınırlamalar oldukça ayrıntılı ve karışıktır. Demokratik toplum düzeninin gerekleri, bu sınırlama sistemi içinde yer alan bir kavramdır ve sınırlamaların sınırı olarak kabul edilen ölçütlerden biridir. Bu ölçüt, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8 ila 11.maddelerinde düzenlenen haklar için kullanılmaktadır. Bu haklar, bireyin özel yaşamını, aile yaşamını, konutunu, haberleşmesini, din ve vicdan hürriyetini, ifade hürriyetini ve diğer insanlarla bir araya gelmesini sağlayacak toplanma hürriyetini kısaca tüm hayatını şekillendirecek konuları kapsamaktadır. Sözleşme 'de sadece bu haklar açısından demokratik toplum düzeni vurgusu yapılması ve bunun gereklerinin olduğunun belirtilmesi, anayasal niteliği kabul edilen bir metnin hedeflediği ya da oluşturmaya çalıştığı bir 'toplum' ve 'düzen' olduğu izlenimi uyandırmaktadır. Sözleşmenin bağıtlandığı dönemde var olan 'demokratik toplum', ve 'düzen' irdelenmeden hedeflenen toplum ve düzeni anlamak kolay olmayacaktır. Üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman geçen Sözleşme'nin yaşanabilir, uygulanabilir kılınmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları etkili olmuştur. Demokratik toplum düzeninin gereklerini her somut olaya uygulanabilir kılmak, Mahkemenin, Sözleşmenin amacını gerçekleştirmede oynadığı role işaret eder. Uluslararası sözleşmelerde yer alan bu ölçüt, anayasalarda da benzer şekilde yer almıştır. 1982 Anayasasında demokratik toplum düzeninin gerekleri ölçütü yer almış ve Anayasa Mahkemesi de bazı kararlarında kullanmıştır. Bireysel başvuru yolunun kullanılmaya başlanmasıyla, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına doğrudan gönderme yaparak bu ölçüte kararlarında yer vermiştir. Demokratik toplum düzeninin gerekleri kavramını daha iyi anlayabilmek için 'demokrasi', 'demokratikleşme' ve 'demokratikleştirme' kavramlarının siyasal/politik alanda nasıl kullanıldığını ve anlamlandırıldığını da tartışmak gerekmektedir.; The general approach in the texts of national and International Human rights regulations is to determine the scope and limitations of the norm. The limitations of the rights in constitutions and international documents are made with almost the use of same benchmarks. The provisions that regulate the scope of the norm itself is short and in substance. However, the limitations of the right are complicated and regulated in details. The necessity in a democratic society criterion is one of the benchmarks of the limitations and accepted as the boundary of the limitations to the rights. This criterion is used for the limitation of the rights that are regulated in Articles 8 to 11 of the European Convention on Human Rights. These rights are the ones that almost contains subjects related to rights which shapes all the life of the individuals such as private and family life, home and communication of the individual,freedom of religion and consciousness, freedom of expresssion and freedom of association that provides individual with opportunity to come together with fellow human beings. Emphasising and the requirement of democratic necessity clause just for these rights shows that this text, which has a constitutional characteristic, does aim to construct a 'society' and 'order'. It will not be easy to understand the aimed society and order without existed 'democratic society' and 'order' at the time of the draft of the Convention. The case law of the European Court of Human Rights have been effective on making the Convention applicable and alive which almost half century elapsed from the drafting the Convention. Therefore, applying the democratic society requirement benchmark to each concrete individual case signs the role of Court in realising the goal of the Convention. The benchmark that existed in the Convention take place also in Constitutions in some ways. The necessity of democratic society benchmark exist in 1982 Constitution and is used in the decisions of the Constitutional Court. With introduction of the individual application to Constitutional Court in Turkish Legal Order , Turkish Constitutional Court use this benchmark in its decisions with references to Europan Court of Human Rights case law. To understand the necessity of democratic society concept beter 'democracy' 'democracization' and 'getting democracization' concepts should be discussed whether how these concepts is used political arena.
2018-03-23T00:00:00ZTürk Anayasa Hukukunda bireysel başvuru yolu ve uygulamasıToprak, Nejathttp://hdl.handle.net/123456789/141262018-12-21T00:01:57Z2015-01-01T00:00:00ZTürk Anayasa Hukukunda bireysel başvuru yolu ve uygulaması
Toprak, Nejat
Ülkemizde Avrupa Birliği uyum süreci ve bu süreçle birlikte ilerleyen anayasal veya yasal değişiklikler, temel hak ve özgürlüklerin kapsamı ve güvenceleri konusunda birçok gelişmeye imkân tanımıştır. Anayasa Mahkemesi‟ne bireysel başvuru yolu, birçok kişi ve kurum tarafından, insan haklarının korunması için yeni bir güvence mekanizması olarak görülmektedir. 07.05.2010 tarihinde kabul edilerek 12.09.2010 tarihinde yapılan halk oylamasıyla yürürlüğe giren 5982 sayılı yasa ile 1982 Anayasası‟nda bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden birisi de, Anayasa Mahkemesi‟nin yetkileri arasına, soyut ve somut norm denetimi yetkilerine ek olarak, birçok Avrupa devletinin anayasalarında öngörülen bireysel başvuru yolunun eklenmesidir. Dünya‟da kırktan fazla devlet, hukuk sistemlerinde bireysel başvuru yoluna yer vermiştir. Türkiye‟nin bireysel başvuru yolunu kabul etmesindeki temel amaç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‟nin Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal kararları sayısını azaltmaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için Anayasa Mahkemesi‟nin bireysel başvuruları incelerken etkili bir yargılama gerçekleştirmesi ve içtihatlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile uyumlu olması büyük önem arz etmektedir. Bu çalışma; Anayasa Mahkemesi‟nin yapılan bireysel başvuruları incelerken esasa ve usule ilişkin riayet etmesi gereken kuralları tespit etmek ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile çıkması muhtemel içtihat farklılıklarını belirlemeyi amaçlamaktadır.; The European Community harmonization process and constitutional or legal modifications which progress with that process provide lots of development about fundemantal rights and liberties‟ content and guarantees in our country. The individual application way to the Constitutional Court is seen as a new assurance mechanism for the protection of human rights by many people and institutions. Some changes were made in the 1982 Constitution with the law no. 5982 which adopted on 07.05.2010 and entered into force with the referendum on 12.09.2010. One of these changes is, like stipulated in the constitution of many European states, authorisation of Constitutional Court with holding individual applications, in addition to abstract review of norms and concrete norm control powers. More than forty states in the world took individual application way in their legal system. The main objective of Turkey's acceptance of the individual application way is reduction of the number of infringement decisions given by the European Court of Human Rights against Turkey. Constitutional Court should achieve effective judgment when reviewing individual applications and be compatible with the European Court of Human Rights case law for the realization of this goal. This work aims to determine procedure and principle rules must be obeyed by Constitutional Court while examining individual applications and specify possible differences of court practices with the European Court of Human Rights.
2015-01-01T00:00:00Z