2017, Sayı 42http://hdl.handle.net/123456789/140002022-08-22T15:27:30Z2022-08-22T15:27:30ZAzerbaycan’da okutulan ata yurdu ders kitabında Azerbaycan ulusal kimliğinin temsiliTuran, Refikhttp://hdl.handle.net/123456789/140382018-12-14T00:01:48Z2017-01-01T00:00:00ZAzerbaycan’da okutulan ata yurdu ders kitabında Azerbaycan ulusal kimliğinin temsili
Turan, Refik
Azerbaycan ulusal kimliği Azerbaycan’ın yer aldığı coğrafi konumun ve Azerbaycan halkının özellikle son 200 yıllık tarihsel süreçte geçirdiği aşamaların yarattığı özel koşullar altında biçimlenerek özgün bir kimlik halini almıştır. Bu araştırmanın amacı Azerbaycan’da genel eğitim okullarının 5. sınıflarında okutulan bir tarih dersi olan Ata Yurdu ders kitabından yola çıkarak çağdaş Azerbaycan ulusal kimliğinin temel unsurlarını ortaya koymaktır. Araştırmada ‚genel tarama modeli‛ ve ‚doküman incelemesi‛ yöntemlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda Azerbaycan anayasasına uygun olarak ‚Azerbaycanlılığın‛ bir kapsayıcı üst kimlik olarak kabul edilmekle birlikte ‚Türklüğün‛ ulusal kimliğin en temel unsuru olarak görüldüğü, ‚Azerbaycan vatanı‛ kavramının Kuzey, Güney ve Batı Azerbaycan topraklarını kapsayan ‚tarihsel Büyük Azerbaycan‛ anlaşılacak şekilde geniş anlamda kullanıldığı, mezhep farklılıklarının ulusal kimliğin belirleyici bir unsuru olarak görülmediği anlaşılmıştır. Araştırma sonucunda ayrıca Ermeniler, Çarlık yönetimi ve SSCB yönetiminin Azerbaycan ulusal kimliğinde ‚düşman öteki‛ konumunda oldukları, ders kitabında M. Emin Resulzâde’nin tarihsel rolü ile Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan’ın bağımsızlık sürecinde oynadığı rolün önemsiz gösterilmeye çalışıldığı, buna karşılık Haydar Aliyev’in tartışmasız bir şekilde yeni Azerbaycan devletinin kurucusu olarak sunulduğu anlaşılmaktadır. Azerbaycan ulusal kimliğinde kadının toplum içindeki etkin konumu, sanata, edebiyata ve bilime verilen önem ile isyan (kaçak) geleneği de önemli yer tutmaktadır.; The national identity in Azerbaijan is shaped by the special position of the region in which Azerbaijan is located and by the special conditions created by the Azerbaijani people, especially during the last 200 years of historical process and became a unique identity. The purpose of this research is to reveal the basic elements of contemporary Azerbaijani national identity based on the textebook ‘Fatherland’ which is studied at the 5th classes of the general education schools in Azerbaijan. The "general survey model" and "document review" methods were used in the research. As a result of the research it was understood that ‚Turkishness‛ is seen as the most basic factor of the national identity although being ‚Azerbaijani‛ is accepted as inclusive upper identity appropriate with the Azerbaijan constitution, the concept of ‘Azerbaijan Homeland’ is used in the sense that
"historical Great Azerbaijan" covering North, South and West Azerbaijani territories, sectarian
differences are not seen as a determining element of national identity. Also as a result of research, it is
understood that the Armenians, the Tsarist administration and the administration of the USSR are
seen as "enemy’’ and ‘the other" in the Azerbaijani national identity, in the coursebook the historical
role of M. Emin Rasulzâde and the role of Ebulfez Elchibey in the process of independence of
Azerbaijan is trivialized, however, Haydar Aliyev was undoubtedly presented as the founder of the
new Azerbaijani state. In Azerbaijan national identity, the effective position of women in society,
importance given to art, literature and knowledge and the tradition of rebellion play an important
role.
URL: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/1025
2017-01-01T00:00:00ZAlmanya’daki Türk sivil toplum kuruluşlarının dış çevre aktörleriyle ilişkileri: Bavyera Eyaletindeki Türk dernekleriyle bir araştırmaKocagöz, Elifhttp://hdl.handle.net/123456789/140372018-12-14T00:01:45Z2017-01-01T00:00:00ZAlmanya’daki Türk sivil toplum kuruluşlarının dış çevre aktörleriyle ilişkileri: Bavyera Eyaletindeki Türk dernekleriyle bir araştırma
Kocagöz, Elif
Almanya’daki Türk sivil toplumu, özellikle son dönemde hem Almanya hem Türkiye’de oluşan karşılıklı gündemler itibariyle, her iki devlet açısından başta politik ve sosyal açılardan olmak üzere giderek önem kazanmaktadır. Bu öneme rağmen, literatürde Almanya’daki Türk derneklerinin dış dünyayla ilişkilerini çok boyutlu olarak ortaya koyan güncel ve geniş kapsamlı saha araştırmalarıyla karşılaşılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, Almanya’nın Bavyera Federal Eyaletinde faaliyette bulunan Türk derneklerinin bazı seçili dış çevre aktörleri açısından mevcut durumunu ortaya koymaktır.
Çalışmada mülakatlar ve anket uygulamasını içeren nitel ve nicel araştırma teknikleri kullanılmış, anketten elde edilen bulgular, mülakatlardan elde edilen bilgilerle birlikte sunulmuştur. Ankete Bavyera eyaletindeki 96 derneğin temsilcisi katılmıştır. Bu 96 dernek toplamda 13.049 kayıtlı üyeye sahip olup, yılda toplam 2447 faaliyet üretmektedir. Sonuç olarak, araştırılan 13 dış çevre birimi arasında en iyi ilişkilerin hedef kitlelerle kurulduğu ve bunu sırasıyla, derneğin faaliyette bulunduğu bölgedeki Türk Başkonsolosluğuyla, Alman kurumlarıyla, Almanya’daki diğer Türk dernekleriyle ve Türk medyasıyla ilişkilerin izlediği bulunmuştur. İlişkilerin iyilik düzeyi açısından; Almanya’daki Türk kökenli siyasetçiler, Türkiye’deki kurumlar, siyasetçiler ve dernekler son dört sırada yer almıştır. Araştırmaya katılanların yalnızca üçte biri ‚dış dünyayla ilişkileri geliştirme‛ konusunun derneklerinde öncelikle ele alınması gerektiğini ifade etmiştir.; Turkish civil society in Germany is becoming increasingly important for both Germany and
Turkey especially in terms of political and social perspectives due to recent reciprocal agendas of both
countries. Despite this importance, any actual and comprehensive field research displaying the
relations of Turkish civil society organisations with external environment in a multi-dimensional
way is not visible in the literature. Therefore, the aim of this study is to present the current situation
of the Turkish organisations operating in the German Federal State of Bavaria in terms of some
selected external environmental actors.
Qualitative and quantitative research methods that included interviews and survey distribution
were used in the study, and the findings of the survey were given together with of interviews.
Representatives of 96 organisations in Bavaria have participated to the survey. Those 96
organisations have 13.049 registered members and are generating 2447 activities on a yearly basis.
As a result, among 13 external environmental units surveyed; it is found that, the best relations were
established with target groups, and this was followed by the relations with the Turkish Consulate
General in the area where the organisation operates, German authorities, other Turkish organisations
in Germany, and the Turkish media, respectively. In terms of the level of the goodness of the relations;
the politicians in Germany with Turkish origin, and institutions-, politicians- and civil society
organisations in Turkey were ranked in the last four. Only one third of research participants stated
that ‚developing relations with external environment‛ is needed to be dealed primarily at their
organisations.
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/1015
2017-01-01T00:00:00ZEski Türk tarihi araştırmalarının iki öncü ismi: Mustafa Celaleddin Paşa Ve David Léon CahunAkbaba, Yusufhttp://hdl.handle.net/123456789/140362018-12-14T00:01:40Z2017-01-01T00:00:00ZEski Türk tarihi araştırmalarının iki öncü ismi: Mustafa Celaleddin Paşa Ve David Léon Cahun
Akbaba, Yusuf
Avrupa’da başlayan bir süreç ile ağırlık kazanan Eski Türk tarihçiliği, Türkiye’de iç ve dış etkenlerle çalışılmaya başlanmıştır. Değişen tarihçilik anlayışının bu durumda etkisi büyüktür. Avrupa’da, seküler ve kendi içinde tutarlı tarih anlayışı, 18. yüzyılın sonlarına doğru yaygınlaşmış ve 19. yüzyılda da etkisini devam ettirmiştir. Eski Türk tarihçiliğinin başlangıcında oldukça mühim rol oynayan iki isim, Mustafa Celaleddin Paşa ve Léon Cahun da bu süreçten etkilenmiştir. Dönemin bu iki ismi üzerine Türkiye’de bu bağlamda çok az çalışma yapılmıştır. Ancak çalışmada da ortaya konulacağı üzere, eski Türk tarihçiliğinin tartışma konuları, alanın ilk eserlerinin ortaya konulduğu zamandan bugüne büyük ölçüde Avrupa’da şekillenmiştir. Türkiye’deki eski Türk tarihi eserleri ise büyük oranda Avrupa’da ortaya atılan tezlere antitez olarak yazılmıştır. Bu durumun örnekleri en erken dönemde dahi görülmektedir. Bu nedenle çalışmada eski Türk tarihçiliğinin ilk eserlerini veren iki önemli isim karşılaştırmalı olarak incelenecektir. İki eserdeki farklı ve benzer yönler, eserlerin hassasiyet noktaları, amaçları ve bu durumdan hareketle bu iki eserin Türk tarihinin antik çağının modern anlamda yazımına nasıl etki ettiği ortaya konulmaya çalışılacaktır.; The ancient Turkish historiography gained importance in consequence of a process that started in Europe and worked in Turkey as a result of internal and external factors. In Europe, secular and self-consistent understanding of history spread out at the end of the 18th century and continued its influence in the 19th century. Two figures, Mustafa Celaleddin Pasha and Léon Cahun, who took a very important role in the beginning of the ancient Turkish historiography were also influenced by the process. Nevertheless, on these two figures, few works have been done in Turkey in this context. However, as will be demonstrated in the study, the debates of the ancient Turkish historiography have been largely shaped in Europe since the first works of the ancient Turkish history were put forward. Works written about the ancient Turkish history in Turkey are substantially antithesis of the theses set forth in Europe. Examples of this situation could be seen in the earliest period of the ancient
Turkish historiography. For this reason, two prominent names that gave the initial works of ancient
Turkish historiography will be examined. The different and similar aspects, apprehensions, and aims
of these two works and from this point of view how influenced contemporary historiography of the
antiquity of the Turkish history will try to show.
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/993
2017-01-01T00:00:00ZYücel-Öner davası ve ihmal edilmiş bir siyasal tartışma: Türkçe ders kitaplarında sosyalist-komünist propaganda iddiasıÇelik, Haydar Seçkinhttp://hdl.handle.net/123456789/140352018-12-14T00:01:52Z2017-01-01T00:00:00ZYücel-Öner davası ve ihmal edilmiş bir siyasal tartışma: Türkçe ders kitaplarında sosyalist-komünist propaganda iddiası
Çelik, Haydar Seçkin
Yücel-Öner Davası 1945 sonrası siyasal değişiklikleri ve siyasal çatışmaları anlamada çok önemli bir yere sahiptir. Şu ana değin bu davayla ilgili daha çok iki husus incelenmiştir: Milli Eğitim Bakanı olarak Hasan Ali Yücel’in solcu bilim insanlarını ve öğretmenleri himaye ettiği iddiası ve bakanlığın dünya klasiklerinin çevrilmesiyle ilgili izlediği politikaya dair tartışmalar. Araştırmacılar bu konuları da siyasal çatışma bağlamında ele almışlardır; ancak bu çatışmaya ilişkin ihmal edilen ama önemli bir başka tartışma alanı daha vardır: Türk edebiyatı ders kitapları ve bu kitaplarda sosyalist-komünist propaganda iddiası. Bu makalede özellikle sol kanat Kemalistlerle milliyetçi-muhafazakârlar arasındaki siyasal çatışmayı yansıtan Türkçe ders kitaplarındaki sosyalist-komünist propaganda iddiası ele alınacak ve çok partili sisteme geçiş dönemindeki siyasal çatışmaların niteliğinin anlaşılmasına katkıda bulunulmaya çalışılacaktır.; Yücel-Öner Case has a great importance to understand the political changes and conflicts which emerged after 1945. Two subjects regarding this case have been mostly examined so far: The claim that Hasan Ali Yücel as the Minister of National Education protected left wing academicians and teachers and the debate on the policy of the Ministry of National Education on the translation of the world classics. Reseachers also analyzed these subjects in the context of political conflict; but there is another and neglected field of dispute regarding this conflict: Turkish literature textbooks and the claim of socialist-communist propaganda in these textbooks. In this article, the claim of socialist-communist propaganda in Turkish literature textbooks which reflects the conflict between left-wing-
Kemalists and nationalist-conservatives will be examined and it will be tried to contribute our
understanding of the nature of the political conflicts during the period of transition to a multi-party
system.
URL: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/1049
2017-01-01T00:00:00Z